Efkar | Konular | Kitaplar

Türklerin çektiği ceza...

“Türkler, benim halifemi bugün makamından ayırdılar. Bunun cezasını çok acı çekeceklerdir”
İmam-ı Rabbani hazretlerinin torunlarından, son devir İslam büyüklerinden Ebül Hasen Zeydi, 1974’de Hindistan’da basılan “Faruki Makamatı Ahyar” kitabında şunu anlatmaktadır: Babam, Peygamber Efendimizi rü’yada görmüş. Çok üzüntülü imiş. Üzüntülerinin sebebini sorduğunda da Efendimiz, “Türkler, benim halifemi bugün makamından ayırdılar. Bunun cezasını çok acı çekeceklerdir” buyurmuş…
Not:Türkiye gazetesinde yazarlık yapmış olan merhum Mehmet Oruç’un 27 Nisan 2010 Salı günü ”Osmanlı hükümranlığının sona erdiği gün” isimli yazısından alınmıştır. Yazının tamamı :
Osmanlı hükümranlığının sona erdiği gün
Bugün, İkinci Abdülhamid Han’ın tahttan indirildiği gündür (27 Nisan 1909). Bu tarih İslam alemi için çok önemlidir. Çünkü bir dönüm noktasıdır. Sadece Osmanlı sınırları içindekiler değil dünyanını neresinde olursa olsun bütün Müslümanlar bu tarihten sonra sahipsiz, himayesiz kaldı. Sultan, vazifesi gereği sadece İmparatorluk içindekilerin değil bütün Müslümanların halifesiydi dolayısıyla hamisiydi. Bunun için başlarına gelen her sıkıntıda yardıma çağırıyorlardı; o da hepsinin imdadına koşuyordu.
Abdülhamid Han’dan sonra Resmi olarak Hilafet devam ediyor görünse de, fiili olarak artık bir hükmü, hükümranlığı kalmamıştı. Devlet tamamen İttihat ve Terakki örgütünün eline geçmişti. Başta İngilizler olmak üzere Hıristiyan Batı alemi, 200 yıllık hayallerini, İttihat ve Terakki örgütü üzerinden gerçekleştirmiş oldu. Şeyhül islamlık da dahil devletin her kademesine bunların adamları veya bu düşüncedeki kimseler sızdırıldı. Bunun için bu tarihten sonra yazılan dini kitaplara şüphe ile yaklaşılır.
Bu olayın, ne kadar önemli olduğunu şu hadise de göstermektedir. İmam-ı Rabbani hazretlerinin torunlarından, son devir İslam büyüklerinden Ebül Hasen Zeydi, 1974’de Hindistan’da basılan “Faruki Makamatı Ahyar” kitabında şunu anlatmaktadır: Babam, Peygamber Efendimizi rü’yada görmüş. Çok üzültülü imiş. Üzüntülerinin sebebini sorduğunda da Efendimiz, “Türkler, benim halifemi bugün makamından ayırdılar. Bunun cezasını çok acı çekeceklerdir” buyurmuş…
Batılı devletler, sömürgeleri altındaki devletleri idareleri esnasında, Osmanlının nüfuzunu, özellikle de Abdülhamid Han’ın üzerlerindeki etkisini görünce, Sultanı uzaklaştırmadıkça rahat sömüremeyeceklerini anladılar. Çünkü Sultan Abdülhamid Hanın İslam dünyasındaki itibarı çok fazlaydı. Doğu Türkistan ve Orta Afrika’daki Sultanlıklar bile onun adına hutbe okutuyorlardı.
Ayrıca Sultan Abdülhamid Han Filistin’de Yahudi develeti kurulması projesine de karşıydı. Siyonistler, Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması karşılığında Osmanlı maliyesinin en büyük problemi olan dış borçların bir kalemde silineceğini bildirdiler. Padişah bu teklifi şiddetle reddettiği gibi, Yahudilerin çeşitli yollarla Filistin’e gelip yerleşmelerine engel olacak tedbirleri de aldı.
İngilizler Cemaleddin Efgani gibi mason din adamları vasıtasıyla hilafet meselesini kurcalamaya başladılar. Hindistan da da bu tür sinsi çalışmalar başlatılınca Sultan Abdülhamid bu bölgelere büyük bir derviş kafilesi gönderdi. Bu çalışmaları da etkisiz hale getirildi.
Padişah’ın bu faaliyetleri üzerine İngilizler onu saltanattan uzaklaştırmadıkça emellerine kavuşamıyacaklarını kesin bir şekilde anladılar. Bunun için İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin faaliyetlerine hız verdirdiler. Bir taraftan, Osmanlıyı içerden çökertmeye çalışan İttihad ve Terakki Cemiyetini desteklerken, diğer taraftan Arabistan Yarımadasında bedevi kabilelerini ve Doğu Anadolu’da Ermenileri Osmanlı Devletine karşı kışkırttılar.
Destekledikleri gazeteler vasıtasıyla her tarafta Sultan aleyhine propaganda yaptırdılar. Bu arada 31 Mart olayını çıkartarak, suçu Abdülhamid Han’ın üzerine attılar. Arkasından da Tahttan uzaklaştırılmasını gündeme getirdiler.
Bu gündemle 27 Nisan 1909 günü Ayan ve Mebuslar meclisi toplandı. Önceden kararlaştırıldığı gibi Padişah’ın hal’ edilmesini teklifi verildi. Hal’ fetvasının ilk müsveddesini mebuslardan Elmalılı Hamdi Yazır hoca yazdı. Fetvada Sultan Abdülhamid Hana 31 Mart İsyanına sebeb olmak, din kitaplarını tahrif etmek ve yakmak, devletin hazinesini israf etmek, insanları suçsuz oldukları halde idam ettirmek... gibi asılsız, akıl almaz suçlar yükleniyordu.
Sadece, rum asıllı bir mebus itiraz etti: “"Yapmayın efendiler! günahtır, günah. Sultan Abdülhamid Han, bu memleketin nûrudur. Dünyâda denge unsurudur. O'nu tahtından indirirseniz mülkü millet harâb olur. Dünyâ perişân olur." dediyse de bizimkilere söz dinletemedi, yaka paça dışarı atıldı. Oy birliği ile Hal’ fetvası kabul edildi.
Sultan Abdülhamid’i tahttan indiren paşalar ise ülkeyi param parça yaptıktan sonra memleketi düşman çizmeleri altında bırakarak kaçtılar. Kaçtıkları yerlerde öldürüldüler.
27 Nisan 2010 Salı

Konular